Kıbrıs Barış Harekatı’nın 50. yılı. Girne’den Anadolu’ya yol bağladık

Harekât, adada akan kanı durdurmasının yanında, TSK’nın zorlu şartlarda gerçekleştirdiği önemli bir başarı olarak da dikkat çekiyor.

Kıbrıs Barış Harekatı’na zemin hazırlayan gelişmeler, 1950’li yıllarda başladı. Bu gelişmeler, Birleşik Krallığın adadan çekilmesine ve 1960 yılında uluslararası anlaşmalara dayanan bir Kıbrıs Cumhuriyeti kurulmasının yolunu açtı. Rumlar Birleşik Krallık’ı adadan çekilmesiyle, Türklerle birlikte ortak devlete razı olmadılar. Kıbrıs’ın tüm yönetimine kendileri el koyma yoluna gittiler; uluslararası anlaşmaları ve anayasayı çiğneyerek Türklere saldırılarda bulunmaya başladılar. Rumlara ait silahlı gruplarca 1963’ten itibaren gerçekleştirilen saldırılar sonucu Kıbrıs Türkleri, ülke yönetiminden baskı ve zulümle uzaklaştırıldı. Adayı Yunanistan’a bağlama hedefine ulaşmak isteyen Rumların yürüttükleri saldırılar ve ambargolar 1963-1974 yılları arasında artarak devam etti.

1967 yılında Yunanistan hükümeti tekrar el değiştirince hükümet ENOSİS’e ulaşmak için tekrar harekete geçti. Fakat Türk Devleti ile mutabakat sağlanamayınca Kıbrıs’ta bulunan Boğaziçi ve Geçitkale köylerine saldırmaya başladılar. Saldırıların hemen ardından Türkiye adaya müdahale hakkını belirteceğini açıkladıktan sonra Yunanistan askeri güçlerini adadan çekti. Makarisos adanın Türklerden ancak ekonomik yıpratma ile alınabileceğini savunurken karşı grup ise EOKA lideri Nikos Sampson etrafında toplanarak Makarios’u devirdiler. 1974 tarihinde adada sular tekrar ısınmaya başlayınca Türkiye 1960 Anayasasına dayanarak İngiltere’ye ortak müdahale teklifinde bulundu. Fakat Türkler ölmeye devam ettikçe ülkenin vicdanı buna seyirci kalamazdı. Tarihler 20 Temmuz 1974 tarihini gösterdiğinde “Kıbrıs Barış Harekâtı” başladı. Bu harekât Yunanistan’daki Sampson darbe hükümetinin de sonunu getirecekti. Aslında Yunanistan yüzyıllardır devam eden “Megalo İdea”nın peşinden gitmek için Kıbrıs adasını almaya çalışmaktaydı.

EOKA-B liderlerinden Nikos Sampson, Yunanistan’da iktidarda bulunan cuntanın desteğiyle gerçekleştirdiği darbeyle 15 Temmuz 1974’te Kıbrıs Cumhurbaşkanı Makarios’u devirdi.

Makarios

Adadaki darbe haberi Ankara’ya ulaşınca Milli Güvenlik Kurulu toplandı.

KIBRIS HAREKÂTI BAŞIYOR

Türkiye, Kıbrıs’ta gerçekleşen EOKA darbesinin adadaki Türkleri yok olma tehlikesi ile karşı karşıya bırakacağının ve askeri müdahalenin şart olduğunun farkındaydı. Tarihler 20 Temmuz 1974 tarihini gösterdiğinde Türk uçakları Kıbrıs semalarını süslemeye başladı. Yunan birlikleri bir yandan bombalanırken bir yandan da adaya havadan ve denizden indirme yapılıyordu. Komando birlikleri adaya sevk edilirken 33 donanma gemisi de yola çıkmıştı. Bir yandan Gönyeli ve Kırnı bölgelerine komando indirme yaparken bir yandan da Girne Pladini plajına sevkiyatlar sürüyordu. Girne plajına çıkan ilk birlik olan SAT Komandoları güvenliği sağladıktan sonra Geçitköy (Panağra) Boğazına doğru ilerleyerek ana yola ulaştılar.

Gönyeli’ye indirilen komandolardan bir kısmı Kıbrıs Türk taburunu korurken bir kısmı ise Dikmen Bölgesini ve Rum Bozdağını ele geçirmek için harekete geçtiler. Kırnı bölgesine indirilen komandolar ise dik yamaçlardan tırmanarak St. Hilarion ve Beyaz Ev bölgesine kadar ilerlediler. Donanma yerini aldıktan sonra sahil güvenliği donanmaya geçmiş ve II. Taktik Hava Kuvvetleri unsurlar ada genelindeki Yunan stratejik hedeflerini yok etmeye başlamışlardı. Fakat akşam karanlığı çökünce askerlerimiz yalnız kalmaya başlamıştı. Çünkü her iki bölgedeki kuvvetler Beşparmak Dağlarını aşarak kıskacı kapatamamış ve gece çökmüştü. Çatışmalar tüm hızıyla sürerken gece olduğu için hava kuvvetleri ve donanmadan destek alınamıyordu. Korkulan büyük bir faciaydı, donanma veya hava kuvvetleri gece karanlığında Türk askerlerini vurabilirdi. Fakat Türk askeri sabaha kadar gözünü kırpmadan çarpışmaya devam etti ve sabahın ilk saatlerinde hava kuvvetleri askerlerin imdadına yetişti.

Gece Rumlar Gönyeli ve Boğaz bölgelerini ele geçirmek için Hilarion, Bozdağ, Dikmen Tepe ve Gönyeli bölgelerinde gece boyunca amansızca çarpıştılar. 21 Temmuzun ardından Türk birlikleri Rumların üzerinde üstünlük kurarak ilerlemelerini sürdürdüler. Ada’daki ilerleyiş doğu ve batı yönünde 22 Temmuzda birleşen Türk birlikleri tarafından sürdürülerek Girne-Lefkoşa yolu tamamen ele geçirildi. 22 Temmuz 1974 tarihinde BM tarafından Rumlara karşı verilen ateş kararı Türk Devleti tarafından uygulamaya kondu. Ateş kararının alındığı günün ertesi 29 araçlık Rum konvoyu Türk Hava Kuvvetleri tarafından imha edildi. Rumlar adım adım yenilgiye giderken Yunanistan’da cunta ve Kıbrıs da bulunan EOKA Lideri Sampson istifa etti. İstifaların ardından BM Güvenlik Konseyi’nin 1974 20 Temmuzunda aldığı 353 sayılı kararla adanın üç garantör devleti olan İngiltere, Türkiye ve Yunanistan arasında bir mutabakat sağlanmaya çalışıldı. 25 Temmuz tarihinde Cenevre’de başlayan görüşmeler 30 Temmuz tarihine kadar sürdü. Sonunda taraflar 8 Ağustos da aldıkları bir kararla adada bulunan Rum-Türk taraflarının devamlılığı ve adanın federal devlet statüsünde kalmasında mutabakata vardılar. Ateşkesin ardından adada bulunan 40.000 Türk askeri beklemeye geçmişti. Fakat Rumlar etrafını çevirdikleri Türk köylerinde genç-yaşlı, çoluk-çocuk demeden insanları katletmeye devam ettiler.

MAGOSA, LEFKOŞA VE LEFKE…

Birinci Cenevre Konferansında adeta zaman kazanmak için anlaşmaya uyan Rum tarafı II. Cenevre Konferansında alınan kararlara itiraz etmeye başladı. Cenevre Konferansının ikinci yarısında beklenen başarı alınmayınca TSK II. Harekata başladı. 14 Ağustos günü sabah saatlerinde 28. ve 29’uncu Tümenler Magosa ve Boğaz Deniz üssünü ele geçirmek için doğuya doğru taarruza geçtiler. 39. Tümen Rumlar için hayati önem taşıyan İngiliz Tepe ve Kara Tepe’ye saldırıyorlardı. 39. Tümen saldırının ilk gününde 11:30 sularında İngiliz Tepe ve Kara Tepe’yi geçirdi. Diğer taraftan 28. Tümen ise 12:00 sularında Mia Milia’yı ele geçirdi. Saatler 15:00’ı gösterdiğinde 28. Tümen Timbu Havaalanını 39. Tümen ise Değirmenlik’i ele geçirir. Rumlar Türk ordusunun önünde kaçarken Taşkent, Terazi, Atlılar, Muratağa ve Sandallar köyünde bulunan çoluk-çocuk, genç-yaşlı demeden adeta katliam yaptılar. Fakat 14 Ağustos tarihinde Türk ordusu bütün mezalime karşı koyarak Paşaköy ve Serdarlı’da vatandaşlarıyla kucaklaştı. Ordu hareketine devam ederken 14 ve 15 Ağustos tarihlerinde Doğu ve Batı hattında ilerleyerek Magosa, Lefkoşa ve Lefke hattının kuzeyindeki bölgenin hepsi ele geçirildi.

Kıbrıs Harekatı ile adada yaşayan Türklerin katledilmesinin önüne geçildi. İkinci harekatın ardından Yunanistan’ın “Enosis” hayali adeta Akdeniz’in soğuk sularına gömülmüştür. 415 Kara, 65 Deniz, 5 Havacı ve 13 Jandarma olmak üzere toplam 498 Türk askeri şehit olmuş ve 1200 asker ise yaralanmıştır. Ayrıca askerlerin dışında 70 ada vatandaşı mücahit ve 270 Kıbrıs Türkü hayatını kaybetmiştir. Rumlarla girişilen savaş sırasında BM Barış Gücü askeri olan 3 Avusturyalı asker hayatını kaybederken 24 Avusturyalı, 17 Finlandiyalı, 4 İngiliz ve 3 Amerikalı asker yaralanmıştır. Harekat Türk milletinin kendi vatandaşının canı için savaşacağını bütün dünyaya göstermiştir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir